Gelişmek...
Ne yazık,bize çok uzak olan bir kelimeden bahsediyorum.Bireyin kendini geliştirmesi bu kadar mı zor acaba?İnsanın nasıl bir kısır döngüde olduğunu bilmeden hareketlerine çeki düzen vermemesi böyle bişey olsa gerek.
Yıllar önce bir film izledim,gözlerimi kamaştıran bir film.Daha o zaman çocuktum,filmin ne anlattığını ana hatları ile ancak kavrayabilmiştim.Ama sadece o kadar.Belki üzerinde iki kelime söyleyecek kadar bilgim yoktu.O filmi belki ülkemizde herkes izlemişti.Back to the Future(Geleceğe Dönüş).Daha geçen gün filmin bir sahnesini arıyordum,gerçi akla kazınmayacak bir sahne değil.George McFly Biff'in suratına yumruğu geçirir ve Enchantment Under the Sea'de karısını dansa kaldırır.Marty'de "Johnny B Goode" ile orada gitar solosu atar.Taa ki şu güne kadar,o şarkını sadece Chuck Berry'nin bir şarkısı olduğunu biliyordum.O da zaten gitara ilgi gösterdiğim lise yıllarından itibaren.Ama ben bu filmi ilkokulda izlemiştim.Derken birşey dikkatimi çekti;film de Marty gitar ile oynaşırken,grubun eli yaralanan gitaristi ve de solisti telefona koşar.O sırada kuzenini aramaktadır.Ama ben orada kendi adının Marvin Berry ve de kuzenininkinin Chuck Berry olduğundan bi haber şekilde izlediğim için,belki de oldukça güzel düşünülmüş bir kurguyu hangi bilgi birikimi ile izlediğimin merağı içerisindeyim.Yani adam orada kuzenini arıyor(Chuck Berry) ve de "Hey Chuck,aradığın tonlar bu muydu?" gibi bir soru sorarak,filmin geçmişte geçtiğini vurguluyordu.Hadi ben neyse,en azından kendimi yıllarca geliştirmeye uğraşıp durmuş bir kişiyim.En azından tam şekil almasamda oldukça yontulduğumun farkındayım.Bi de bu filmi izlerken "Aha lan,araba uçuyor!" gibi tepki verenlere ne demeli...
İnsanın kendini geliştirmesi pek de zor bişey olmasa gerek.Ama öncelikle bu hissiyatın öne çıkması gerek.İnsan bunu istemeli,istedikten sonra engel tanımaz.Bunların farkına varmalı.Ama kıçını yayıp oturmayı seven bir millet olduğumuz için,bunun pek mümkünatı yok.İşte insana acı koyan da bu ya.Bunu okuyarak yapabileceğin gibi,izleyerek,dinleyerek te yapabilirsin ama önce istemelisin.Daha önce söyleyen biri olmuş mu bu lafı bilmiyorum ama ben söylemiş olayım hiç olmazsa:"Bırakın,dünyanın en kültürsüz adamı ben olayım çünkü daha aşağısı çekilmiyor."Ama bizim insanımız ne yapıyor;"Ya bırak ya,ülkeyi ben mi kurtarıcam!" zihniyetinde ilerliyor.Dolayısı ile üzüm üzüme bakarak kararıyor.Her tarafımız kör cahil dolu.
İşte başata bahsettiğim "kısır döngü" buradan başlıyor.İnsan kendini geliştirmiyor,böylece çevresi de gelişmiyor.Sonra çevreler birbiri ile etkileşime giremiyor;nedeni,ortada malzeme yok.Kimse bir şey üretmemiş.Dolayısı ile ortaya yeni fikirler çıkmıyor.Fikirler ise önemli şeyler,birşeylere start verilmesini sağlarlar.Üretilmeyince yeni birşey ortaya çıkmıyor ve de herkes konumunu muhafaza ediyor(!)Herkes yeni şeylerden korkuyor,yeniyi öğrenmek onlardan bişeyler alıp götürecek zannediyor;hâlbu ki eskini kendilerine verdiği zararın ne olduğunu bilseler,köşe bucak kaçacaklar.Ülkemizde büyük bir Türk şirketi yok.Olanlar ise sadece parasal açıdan büyük.Yeni hiçbir teknolojiyi üretemiyoruz.Hatta üretenin koyduğu adı zahmet edip öğrenemiyoruz,bırakın üretmeyi.Bu kadar karamsar olmamın bir sebebi yok,ama en azından satan kişi sattığı şeyi,üreten kişi ürettiği şeyi iyi bilmeli.Ancak bu şekilde gelişmeye başlar toplum.Anadolu da ayakkabıcılık yapan bir insana "Abi bana şöyle bir ayakkabı yapar mısın?" diye sorduğunda "Evet." cevabını almak bu kadar mı zor?Aldığın cevap ise "Ben bilmem,ancak böyle yaparım ben." hep bu olur.Avrupa'daki ayakkabıcı ise,gerekirse Gucci'nin ayakkabı modellerine bakarak daha iyisini geliştirmeye çalışıyor.En azından bak internetten(neredeyse her köyde bile artık internet kafe var) gör o modeli,bir benzerini sen üret.Yabancı yatırımcılar,yasak olmayan işlerde yabancı eleman çalıştırıyor;bizimkiler de çalışmak için Almanya'ya gidiyor.Ulan madem öyle,bu kadar kendini yoracağına,otur bişeyler öğren,kendini geliştir;yabancı yatırımcı da senin ülkende yabancı yerine seni çalıştırsın,bu kadar mı zor?
Ama işte anlayan bir ülke de değiliz,bize göre "Bilmemek değil,öğrenmek ayıp(!)"...
Yıllar önce bir film izledim,gözlerimi kamaştıran bir film.Daha o zaman çocuktum,filmin ne anlattığını ana hatları ile ancak kavrayabilmiştim.Ama sadece o kadar.Belki üzerinde iki kelime söyleyecek kadar bilgim yoktu.O filmi belki ülkemizde herkes izlemişti.Back to the Future(Geleceğe Dönüş).Daha geçen gün filmin bir sahnesini arıyordum,gerçi akla kazınmayacak bir sahne değil.George McFly Biff'in suratına yumruğu geçirir ve Enchantment Under the Sea'de karısını dansa kaldırır.Marty'de "Johnny B Goode" ile orada gitar solosu atar.Taa ki şu güne kadar,o şarkını sadece Chuck Berry'nin bir şarkısı olduğunu biliyordum.O da zaten gitara ilgi gösterdiğim lise yıllarından itibaren.Ama ben bu filmi ilkokulda izlemiştim.Derken birşey dikkatimi çekti;film de Marty gitar ile oynaşırken,grubun eli yaralanan gitaristi ve de solisti telefona koşar.O sırada kuzenini aramaktadır.Ama ben orada kendi adının Marvin Berry ve de kuzenininkinin Chuck Berry olduğundan bi haber şekilde izlediğim için,belki de oldukça güzel düşünülmüş bir kurguyu hangi bilgi birikimi ile izlediğimin merağı içerisindeyim.Yani adam orada kuzenini arıyor(Chuck Berry) ve de "Hey Chuck,aradığın tonlar bu muydu?" gibi bir soru sorarak,filmin geçmişte geçtiğini vurguluyordu.Hadi ben neyse,en azından kendimi yıllarca geliştirmeye uğraşıp durmuş bir kişiyim.En azından tam şekil almasamda oldukça yontulduğumun farkındayım.Bi de bu filmi izlerken "Aha lan,araba uçuyor!" gibi tepki verenlere ne demeli...
İnsanın kendini geliştirmesi pek de zor bişey olmasa gerek.Ama öncelikle bu hissiyatın öne çıkması gerek.İnsan bunu istemeli,istedikten sonra engel tanımaz.Bunların farkına varmalı.Ama kıçını yayıp oturmayı seven bir millet olduğumuz için,bunun pek mümkünatı yok.İşte insana acı koyan da bu ya.Bunu okuyarak yapabileceğin gibi,izleyerek,dinleyerek te yapabilirsin ama önce istemelisin.Daha önce söyleyen biri olmuş mu bu lafı bilmiyorum ama ben söylemiş olayım hiç olmazsa:"Bırakın,dünyanın en kültürsüz adamı ben olayım çünkü daha aşağısı çekilmiyor."Ama bizim insanımız ne yapıyor;"Ya bırak ya,ülkeyi ben mi kurtarıcam!" zihniyetinde ilerliyor.Dolayısı ile üzüm üzüme bakarak kararıyor.Her tarafımız kör cahil dolu.
İşte başata bahsettiğim "kısır döngü" buradan başlıyor.İnsan kendini geliştirmiyor,böylece çevresi de gelişmiyor.Sonra çevreler birbiri ile etkileşime giremiyor;nedeni,ortada malzeme yok.Kimse bir şey üretmemiş.Dolayısı ile ortaya yeni fikirler çıkmıyor.Fikirler ise önemli şeyler,birşeylere start verilmesini sağlarlar.Üretilmeyince yeni birşey ortaya çıkmıyor ve de herkes konumunu muhafaza ediyor(!)Herkes yeni şeylerden korkuyor,yeniyi öğrenmek onlardan bişeyler alıp götürecek zannediyor;hâlbu ki eskini kendilerine verdiği zararın ne olduğunu bilseler,köşe bucak kaçacaklar.Ülkemizde büyük bir Türk şirketi yok.Olanlar ise sadece parasal açıdan büyük.Yeni hiçbir teknolojiyi üretemiyoruz.Hatta üretenin koyduğu adı zahmet edip öğrenemiyoruz,bırakın üretmeyi.Bu kadar karamsar olmamın bir sebebi yok,ama en azından satan kişi sattığı şeyi,üreten kişi ürettiği şeyi iyi bilmeli.Ancak bu şekilde gelişmeye başlar toplum.Anadolu da ayakkabıcılık yapan bir insana "Abi bana şöyle bir ayakkabı yapar mısın?" diye sorduğunda "Evet." cevabını almak bu kadar mı zor?Aldığın cevap ise "Ben bilmem,ancak böyle yaparım ben." hep bu olur.Avrupa'daki ayakkabıcı ise,gerekirse Gucci'nin ayakkabı modellerine bakarak daha iyisini geliştirmeye çalışıyor.En azından bak internetten(neredeyse her köyde bile artık internet kafe var) gör o modeli,bir benzerini sen üret.Yabancı yatırımcılar,yasak olmayan işlerde yabancı eleman çalıştırıyor;bizimkiler de çalışmak için Almanya'ya gidiyor.Ulan madem öyle,bu kadar kendini yoracağına,otur bişeyler öğren,kendini geliştir;yabancı yatırımcı da senin ülkende yabancı yerine seni çalıştırsın,bu kadar mı zor?
Ama işte anlayan bir ülke de değiliz,bize göre "Bilmemek değil,öğrenmek ayıp(!)"...